24.2.11

nanet perşembe!

Kpss ye son 4 ay kala geçmiş 5 ayımı belli başlı siktiriboktan sebeblerinde etkisiyle heba etmemden kaynaklı daha bir gaz şevk efenime söliim hırs efenime söliim zart zurt şeklinde verimli geçirme telaşı içerisindeyim.


Bu sınav benim için oldukça mühim, aslında bu sınavla değil benim işim tam olarak.. ondan 4 ay sonra yapılacak idari yargı hakimliği sınavı asıl hedefim.Amma velakinn cümmbür cemaaaaaaaatin pek hoşuma gittinnnnnnnn sennnnnnnnnnnnnnnnnn demicem tabiki :) amma velakin diince aklıma o şarkı geldi.Sözlerini atmış bile olabilirim, neyse amma velakin bu önümdeki 4 ayın sonundaki sınavı da kazanmam lazım.
4 ay bazılarına göre çok uzun bir süre gibi görünsede, benim gibi sonradan ders çalışmaya başlayanlar için geç bile kalınmış bir süre olarak kabul edilebilir.
Ne yaptın yaptın! onlarca konu, hukukun tonlarca alanındaki en ücra köşelerinden çıkan soruları kaçırmadan yapabilmek, iktisadın özellikle mikronun konuyu okuduğunda haaaaaaa çaktım lan ben tamamdır! diyip sorularını çözmeye koyulduğunda bu ne lan! diye apışıp kaldığın bir sınav.
Muhasebe ve maliye de bir okadar var yani!

Neyse bunları düşünerek napıcam lan ben demek yerine oturup harıl harıl çalışma kararı aldığımdan bu yana ki bu yaklaşık 3 4 haftaya tekabül ediyor:) bişey farkettim.
Gerçekten zor bi sınav bu sınav.
Gerçekten çok ciddi özen göstermelisin.
Onu sevmelisin okşamalısın.
Sırtını döndüün anda çokta fifi diyip gidecek pozisyonda duruyor karşında.

Ve ben böyle zor bişeyi elde edebilmek için seneler sonra (teeeeeeeeeeeeeeeeeeeee öss döneminde yaptığım gibi) ders programı çıkardım.
Günlük 8 saate dayanan bir prgram.
Peki nası işliyo bu program?

Pazartesi
günün en güzel günü arkanda biraktığın bir haftasonu harıl harıl ders çalışan insanların sana vermiş olduğu hırsla birlikte pazartesi sabahtan akşama kdr kısa aralıklarla 10 saate kadar ders çalışabiliyorum.
Haftasonun tekrarını falan yapıyorum böle konular taze beynin pırıl pırıl. Anlıyorsun haliyle her okuduğunu.. anladıkça daha da bir gaza geliyorsun.

Salı
günü başlıyorum aptal aptal geçirdiğim 5 ayın cezasını çekmeye geçmiş konuların tekrarı.. salı günü hukuk çalışıyorum. uy hukuk yerim onu ben kpss nin en zor dersinden biri olsada seviyorum. hepsi aslına  bakarsan bir genelkültür niteliğinde sokağa çıktığında diğer insanlara oranla hukuksal haklarının ayrıntısına kadar farkında olma sonucu vermesi dersin çalışma koşullarını hafifletiyor.
Salı günü de pazartesiye oranla daha az çalışıyorum ama verimli geçiyor.

Çarşamba
günü maliye tekrarı yapıyorum.bu konuda benim üniversite hayatımın büyük kısmını kapsadığı için hepsi tanıdık konular vergi borç kamu harcaması  bütçe zart zurt.Çarşamda da salıya oranla daha az çalışsamda verimli geçiyor.

Perşembe
günü en tiksindiğim dersle yüz yüzeyim.İktisat!
artık haftanında yorgunluğu yavaş yavaş kendini gösteriyormudur nedir bugünüm en verimsiz en boktan gün olarak akıp gidiyor.İktisadıda sevmiyorum zaten arzlar talepler IS LM ler ıyyyyyyyyyyyyy kusacaaaaaaaaaaam ha! haftanın en az ders çalıştığım günü bugün oluyor sanırım.

Cuma
günü ise muhasebenin eğlenceli hesaplamaları az buçuk olsa artık tükenmiş olan enerjimin son demleriyle son buluyor. Bu güne geldiğimde günlük çalışma saatim perşembeyi sayma onda daha az 4 e falan inmiş oluyor.


Sonra akşam kursa gidiyorum.
Millet harıl harıl ders çalışıyo, anam diyorum duygu! kendine gel danalara dön ders çalış.
Cumartesi sabahın 7sinde kalkıp kursa kütüphaneye girip o gün ne işliceksek onların geçmiş konularına bakıyorum , akşamında da kurstan çıktıktan sonra o gün ne işlediysek onların tekrarını yapıyorum.
PAzar da aynı şekilde  geçiyor.
Bu iki gün gerçekten olağanüstü düzeyde verimli geçiyor benim için.Sabahın 9undan akşamın 9 una kadar sürekli dersle yoğurulmuş bir beyinim oluyör. Mağduriyetliğimden kurtulmuş hissediyorum kendimi.
Sonra kendimi harikulade hissediyorum.
PAzartesi oluyor ve gene aynı gazla başlıyorum çalışmaya ... taki perşembeye kadar:/

Bu bir kısır döngü haline geldi ve sanırım yapmam gereken en tiksindiğim ve en çok çalışmam gereken ders olan iktisadı salıya almak. hukuğuda perşembeye belkide böylece şu perşembenin nanetinden kurtulmuş olurum haaaaaaaaaaaaaaaaa!

of geçsin şu 4 ay sonra ben kazanayım sonra pis fesat benim başarısızlığımı 4 gözle bekleyen bütün herkeze
merak ettim ne çıktı dediklerinde
nah çıktııııııııııııı nah çıktııııııı nah nah çıktı nah çıktııııııııııııııı
yermisin? :)

şarkısını söyleyeyim oy ne güzel bir haz olur veryeeeeeeeeeeeeeee:)

buyrun efem şimdiden duymak isteyenler için ankaralı turgut sizlerle :()))))))))

21.2.11

sensiz olan hiç bişey yok



Bir bahçede yürürken bir dikene basacak olursan teşekkür etmeyi sakın unutma.
Dikenin ayağına basmasıyla birlikte hissettiğin, tam bir acı ya da yenilgi sayılmaz,
buna bir yenilginin sonucu içinde kırılan direncin çatırdayan sesi,
oluşsal bir durum demek daha yerinde olur.

Çünkü diken ayağına batmıştır.
Kendini bahçedeki olası bir dikenin mevcut tehlikesini öngörmekten alıkoymuşsundur.
 
Dünya; kendi yaşamımızın hayaletlerini üzerine yansıttığımız dev bir ekransa eğer, bizden başka kaderimizi etkileyebilecek bilinen veya bilinmeyen doğal veya doğaüstü hiçbir kuvvet yoktur.

İster iyi ister kötü olsun,
yaşamımızdaki her bir olay ortaya çıkmadan önce mutlaka bizim onayımızı almıştır.
"Ben izin veriyorum" - "Ben izin vermiyorum".
mevzu bu kadar basittir.

Ben:
Zorlamanın ve harcanması gereken çabanın sandığım gibi doğrusal veya geometrik biçimde artmadığını ama inişli çıkışlı bir dalga hareketi izlediğini gördüğum zaman bu kritik safhada önüme çekilmiş "duvarlar" üzerinden atlamak için, olağanüstü bir güç gerektiğini düşündüm.
O duvarları önüme ben koymuştum,
Ve atlamam için olağanüstü bir güce sahip olmam gerektiğine tamamen ben karar verdim.


Hiç kimse ama hiç kimse!
Ne kendisinden daha büyük ne de onun anlama ve onunla uyum sağlama kapasitesinden daha üstün bir düşmanla karşılaşabilir.
Düşmanın merhametsizliğinin altında gizlenen tek ve yegane amaç senin zaferindir.
Yeryüzünde hiç kimse seni düşmanından daha çok sevemez.
Ancak kişi;
durum ve olaylar karşısında gelenek ve göreneklerinden ödün vermeden, yapması gereken tek gerçek şeyden çok yaşanılması gereken bu! kaderim bu! düşüncesiyle yola çıktığında karşısına çıkabilecek en merhametsiz düşmanı bile kendinden güçlü görmeyi, onu asla yenemeyeceğini, onunla başetmek yerine malubiyetini en baştan ilan etmeyi kendine huy edinmiştir.
Dediğim gibi;
yaşamımızdaki her bir olay ortaya çıkmadan önce mutlaka bizim onayımızı almıştır.
Tesadüf yoktur.
Yenilgi yoktur.

İhanet yoktur.
Yalan yoktur.
Sen varsındır.

Sen ve senin istemlerin vardır.
Kendini herhangi bir anda yüceltebilir veya alçaltabilirsin.
Bu sana bağlıdır.
Düşüncelerin ,
tutumların ,
sözcüklerin
ve görünüşlerinin her biri 

hatta
yüzündeki belli belirsiz bir kasılma
bile
seni mucizevi biçimde o bulunduğun yere yerleştirir.

 

-dışta olan hiçbir şey yok

kaynağını senden almayan hiçbir zorluk ya da sınırlama yok
Senin dışında olan hiçbir şey yok-

                                                  
saygılar

15.2.11

ben mevlana değilim

Nasıl bir oyunun içerisindeyiz?

Nasıl bir yalan dünyanın..
Gerçek dünyamın içerisinde mutluyken ben niye yalan dünyanıza çekiyorsunuz?
Ne istiyorsunuz benden?

Dün uğruna herşeyi yapabileceğin insanların bugün arkandan 40 takla oyun oynamasını nasıl hazmedebilirsin?
Gözlerim arkada kalmaz, güvenimi boşa çıkarmaz dediğin insanlar nasıl oluyorda böyle yalan oyunların içerisine girebiliyor.

Ben herkezi kendim mi zannediyorum.
Ben mi çok saf düşünüyorum.
Güvenimi boşa çıkaranlara kızarken, beni tanımıyorsun ben oyunun içerisindeki oyunum diyerek kendilerini nasıl yüceltebiliyorlar böyle?

"Ben seni sen olarak tanımıştım oyun içindeki oyun değil haklısın."
Seni hiç tanımamışım.

Nasıl bu kadar gaddar olabiliyor bu insanlar..
Ben birilerine pahabiçemezken birileri nasılda bu kadar ucuza satılığa çıkarabiliyorlar beni.
Bunları yaşayacak, hakedicek kadar kötümüyüm ben?


Nasıl beceriyorum tüm bunları?
Bir insan nasıl kaldırabilir bu kadarını..
Neden muhattap kalır böyleleriyle.
Neden darbe üzerine darbe yemesine rağmen kaçarak uzaklaşmaz oradan.
Neyi bekler?
Daha kötüsü ne olabilir?

Ben mevlana değilim.
Gel ne olursan ol yine gel diyemem!


Herkezi kendi yalan dünyasına, oyunlarına, hilelerine, kumarlarına bırakıyorum.
Nolur bırakın ben gidiyorum.

14.2.11

istemiyorum

uykusuz kalmak istemiyorum
yalan duymak istemiyorum.
söz almak istemiyorum.
hata yapmak istemiyorum.
cuma gününe kadar mükemmel olan hayatıma kaldığı yerden devam etmek istiyorum
keynesyen modellerle boğuşmak istemiyorum
evliliğin hukuksal hükümlükleriyle ilgilenmek istemiyorum
çevremde sınırlı ehliyetsizler barındırmak istemiyorum çok tehlikeliler
kan görmek istemiyorum.
kanamakta istemiyorum.
ayaklarım ağrısında istemiyom
yeni bir insanla tanışmak istemiyorum.
hayatımın bütün zararlarını 659 diğer olağan gider ve zararlar hesabına atarak kapatmak istiyorum.
zarar istemiyorum artık
huzursuzlukta istemiyorum
şapşal erkeklerle muhahattap olmak istemiyorum
salak kızlarla da öyle.
sürekli pişmiş kelle gibi yapay sırıtış atmak istemiyorum bu şahıslara.
bitane koyacam diye içimden geçirmek istemiyom
direk koymak istiyom bitane
ama ben nazik, kibar hoşgörülü sevecen pıtırcık  bir şahıs olduğum için yapmam öle şeyler
                                                                                oy



çıldırmaya az kaldı daksilim nerde!
uykum var yaa :/

11.2.11

baya bi istedim :)

Mızıka çalmak istiyorum delirir gibi, ama mızıkam yok.
Bir tane mızıka istiyorum.
Canım luna parka gidip kilitlerinin bile doğru düzgün kapanmadığı dandik bir  gondala binip, kıçımı hoplattığında yüreğiminde hoplamasını hissetmeyi istiyor ama civarda bir luna parkımız yok.
Çarpışan arabalara binmekte istiyorum.
 Yıldız parkına gidip en tepesinden boğaza bakmak istiyorum.
Beşiktaş sahilindeki bahçeşehir üniversitesinin bahçesinde oturup zamanın birinde orada oturup nasılda ağladığımı düşünmek istiyorum.
Canım bisiklet sürmek istiyor,

                                                          Para dağıtmak istiyorum fakirlere
İki arabanın arasına 2 hamlede park edebilmek istiyorum arabamı.
Bir tane elmas yüzük istiyorum
Kimsesizler yurduna gidip çocuk sevmek istiyom ama sevdirmiyolar
Yaşlıları ziyaret etmek istiyorum
Konserlere gitmek istiyom
Pipo içmek istiyom
Taksimde yürürken önümden çekilmeyenlere pandik atmak istiyom
bitane de enselerine patlatmak
Sigarayı bırakmak istiyom
Denize girip nefesimi içimden 100 e kadar sayarak tutmak istiyom.
Amuda kalkmak artistik puanlar almak istiyorum
Hal e gidip bütün limon ve salatalıkları içim pörtleyene kdr yemek istiyorum heh.

kpss yi kazanmak istiyorum.
mezdeke dinleyerek göbek atmak istiyorum
sonra hakim olmak istiyorum
otur yerine diye çıırmak istiyorum önüme gelen sanıklara!

Her konuya hakim olmakta istiyorum


öffffffffffffffffffff
bu kedi gibi asılmak istiyom bende boruya yaaa

9.2.11

olin

Bugün!
Bugün tarihe yazılacak bir gün!

aslında dünde bügune anca yazabiliyorum.

Boktan bir universite hayatımın son virajınıda anlımın akıyla tamamlamış bunuyorum.

Keşke geçen son 6 yılımıda bu kadar olgun ve bilinçli sürdürebilseydim ve derslere dahi girmeden en düşük notum cc olsaydı falan.
Elllleeeeeeeeeeeem çok mesüdüm.
Artık çıkış belgesini almaya hak kazanmış bir birey olarak e tabi 2.5 sene civarında geçiktiğinden pek değerli hoş fantastik falan geliyor.

Bu zamanlarıda gördüm ya gözlerim açık gitmeyecek :)

Şimdi bursama baktığımda daha önce hiç görmediğim güzelliği çarpıyor gözüme.
kötü şeylerde  canlanıyor tabi ama artık hiç biri umurumda değil.
Sadece güzelliklerini görmeye meğillliyim.


Üzerimdeki o tarifi edilemiyecek yükün kalkmasıyla birlikte hayatın ne de harikulade olduğunu görmek muhteşemmmmmmmmmmmmmmmmmm

Adeta olin reklamlarında oynamaya hazır hale gelmiş bir hafifliğe sahibim.

asllında yükler hiç bitmezde en azından en çok uzayan sünen yük son buldu.

mağduriyetlikten kurtulup mezuniyetimi kutlamak için 40 gün 40 gece olmasada baya bir düün dernek vermeyi planlıyorum.

Beni düşünüpte arıyan soran noldu ne etti verdin mi tek dersini dien biitttiiiiiiiiiiiiiiiin arkadaşlarım
(ikisi burda)

sizleri çok seviyorum!
muah!

şimdi bir istanbul turunu hakediyorom bence!
kaybola kaybola gezecem anasını satıım
Çok mutluyum yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!:))))))))))))))))))))))))))))))))

bıy bıy

7.2.11

Yitirmeden

gülcü

Deniz kenarı.
Birkaç düzine masa.
Çoluk-çoluk insancıklar.
Tek yok, hepsi çift.
Hayatı çifter çifter yaşıyorlar.
Olamazlar tek, kalamazlar tek; yenilirler yoksa.

Takılır ayakları bir yerde.
Tutacak kimse bulamazlar.
Çifte gidiyorlar o yüzden.


Benim sayım ise 7. Tek sayı. Çiftler başlamadan hemen bir durak önce. Ya da, köprüden önce son çıkış.

Kara kadın, altında şalvar, üstünde yemeni, elinde eskittiği gülle yokluyor masalardaki çiftleri, tek tek. Karşımda eşiyle oturan kaba saba adama soruyor..
-De git işine…
3 adam var, tütüyor tepelerinde duman. Yer yer beyaz çoraplı. Yer yer altın zincirli ve çaylı. Onlara soruyor gülü: .
Yok, sağ ol, kime verecez gülü…

Tekil tekil bakıyorum ben.Tam şuan da arkasına denizi almış kadına bakıyorum.Bana sormuyor. Tekim çünkü. Belliyim. Zaten gül de kadının nasırlı ellerinde eskiyor her geçen dakika.

Onu kurtarmak istiyorum aslında. Acıyorum güle… O insanlara, kadının basma şalvarına acıdığım gibi… alamayan insanlara, satamayan kadına ve sahipsiz güle…



haftaiçi sabahı sıcak, insanın içini ısıtıyor.
şubata inat
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...