İnsanın geçmişi,bugünü ve geleceği...
-Kendi yolunda yürürken başından geçen olaylar, koşullar ve deneyimler,kendi inançlarının yansıttığı gölgelermiş;
-Onun varoluşu ve kaderi, kendi yargılarının ve düşkünlüklerinin elle tutulur, gözle görülür hale gelmesiymiş.
-Algıladığın, gördüğün ve dokunduğun her şey, bir 'görünmezlikten' kaynaklanırmış.
-Bir insanın yaşamı, düşlerinin gölgesiymiş, ilkelerinin ve inandığı her şeyin gözler önüne serilmesi...
-Herkez, kararlılıkla 'inandığı her şeyin'; noktasına, virgülüne kadar gerçekleştiğini görebilirmiş...
-İnsan daima yaratırmış..
-Karşısına çıkan engeller ise insanın kendi sınırlarının, çekişen fikirlerinin ve zayıflığının maddeye dönüşmesiymiş.
Kimisi yoksunluğa inanır, kimisi hastalığa tapar, kimisi sürekli olarak kıtlığa ve kısıtlamaya inanır ve kimisi de her şeyini suçluluk duygusuna bağlarmış....
-İnsanoğlu benliğinin en karanlık durumlarında bile daima 'yaratırmış'..
Kendimiz 'dışında' bir şeye aşık olup, kendi varlığımıza olan inancı unutmak, bağımlı olan bir dünyanın karmaşası içinde kendimizi yitirmek, kişiselliğimizin tek sahibi olan kendimizi unutmakmış...
İnsan saklanamazmış...
En küçük hareket, her görünüş, her düşünce ve yüzümüzün aldığı her şekil ve her ifade sadece "sonsuzlukta kaydedilirmiş"..
" zamanı geldiğinde bir film şeridi gibi geçen sahneler..domino taşlarının muazzam devrilişi.. iskambil kağıtlarının el çabukluğu sayesinde yer değişimi vs.."
-Kendi çizgilerini 'görmek' ,onları çepeçevre sarmak, bu sınırları kendi içinde 'boğarak' onlardan kurtulmak demekmiş..
-İnsanın yaşamını; ne kadar inkar edersen et ama, olumsuz duygular yönetirmiş!
Ozaman korkmayı bırakmalı ve saklanmaktan vazgeçmeliyiz.
Saklanmaktan vazgeçtiğimde
Bende, anlamsız olduğu için ölmesi gereken bir parça olduğunu gördüm.
Bu ölüm, benim için büyük bir fırsattı! ve bunu ancak ben yapabilirdim.
Sadece zaman meselesi..Zamanı gelince hepimiz hedefi tutturacağız.. Hepimiz sonunda kazanacağız..Hepimiz inandığımız şeye dönüşeceğiz.
Hepimiz neyi bozmadan koruduysak onu elde edeceğiz.
Ancak bunları düşünmekle beraber,
davranışlarımı; inançlarım mı yoksa eleştirel düşüncelerim mi belirlemeli karar veremiyorum.
Ama henüz 23 yaşındayım.İnançlarımın ve eleştirel düşüncelerimin zaman zaman çatışması sonucu yaptığımı düşündüğüm hataların beni bugüne sevkettiğini görmek ve beni doğru yaşamaya yönelttiğini bilmek,beni gururlandırıyor.
ve hala... davranışlarımın sebep olacağı hataları gözlemlemek için sakınca göremiyorum.
Hayatın beni başa atması için bir sakınca göremiyorum.
Ozaman şimdi başa dönme zamanı..tazelenme, yeşerme, böceklenme zamanı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder