26.9.10

bilet

.............................................................................................
düşmekte olan bir uçaksan , içindekileri doldurduğun bir karakutuyu en yakınındaki insana emanet etmek istersin..
en yakınında sadece ıssıran kelimelerin flu sahipleri varsa ....yazmaya başlarsın.
böyle can çekişir gibi ..kan ter içinde
hiç bitmeyecekmişcesine gücün..
......yazmaya başlarsın..
harflerin zalim saldırılarına kendi başına direnir ve aralarından sıyırmayı başardığın anlamları sana benzeyen bir geçmiş,
şimdi
ve gelecek
yaratmak için kullanırsın..
çünkü herkes yaşamış olmak ister....ölmeden önce bir kez yaşamış olmak....
İsterdim ki...benim için özel bir cenaze..güzel güller...bir kaç peri....biraz yağmur ..
yıldızlı bir gece hazırlasın...
Ben ki her gün ve her gece onun o mükemmel o ruh okşayıcı o kalp cezbedici mırıltılarını duymak için
...evrenin bana yolladığı ve onu asmam,yok etmem için kanıt olarak sunduğu her türden sesle en insafsız cephelerde sabaha kadar süren koyu karanlık bir soğuklukla
teni , oradan da kalbi yaralayan yaralanmalara razı olarak savaşırken......................................
bir gün o ses bana ...
çok basit bir nedenle ....
beni ucuz bir cenaze ile gömmeye çalıştığını
ama başaramadığını söyledi.
Gururlu bir savaş göğsüyle şişmişti cümlesi..
Sevginin akıl almaz bir gösterisini yapıyor olmanın o şımarık...
insafsız yüzü.
Her ses gibiydi..
Her ses gibiydim...
Herkes gibiydik..
ve nedeni için hiç....uğraşılmamıştı..
Ben o arada bir kaç ömre yetecek kadar ölürken...
bir anlamsız 'büyük' aşk gösterisinin 'küçük' dansçısıydım..
Dans ederken ayaklarımdan, ellerimden kan taşıyordu.
Alkışlar, endişeyle uluyan kargalar gibi göğsümde kocaman delikler açıyordu..
Sen yağıyordun benden dışarı..Patlamış bir irin gibi seni kusarak, ağrıyı durdurmaya çalışıyordum..
Ben ölüyordum..Sense biletleri kesiyordun.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...