25.10.10

monolog

Herkesin kendine göre bir dağı vardır ve herkes kendi dağında yaşar mevsimleri.
Senin güneşin yakamaz beni,benim kışımla da sen asla zatürree olamazsın.
Şimdi çık kendi dağına,ayakkabılarını çıkar ve koş.
Doludizgin koş!
Arkana bile bakma koşarken.
Bakma ; çünkü arkanda hiç kimse yok!
O dağ sadece senin.Ayağını basmadığın hiçbir yer kalmasın.Her yerini ezbere bil bu dağın.Yeni ağaçlar dik dağına.Ağaçlarla yeşile boya. Gururla dolaş.Adımların hep büyük olsun.
Büyük yaşa!Hiçbir zaman korkutmasın ölüm seni ve daima emin ol;
sen ölmeden kimse gelmeyecek senin dağına.
Ölünce gelecekler ve :
“Burada koca yürekli bir dağcı yaşardı.”
Diye yazacaklar senin zirvelerine ; ama bu senin umurunda bile olmayacak.
Sen zaten senelerce koca bir dağcı olduğunu bilerek yaşamıştın.


dkıran..


15.10.10

mış miş muş müş...

İnsanın geçmişi,bugünü ve geleceği...
-Kendi yolunda yürürken başından geçen olaylar, koşullar ve deneyimler,kendi inançlarının yansıttığı gölgelermiş;
-Onun varoluşu ve kaderi, kendi yargılarının ve düşkünlüklerinin elle tutulur, gözle görülür hale gelmesiymiş.
-Algıladığın, gördüğün ve dokunduğun her şey, bir 'görünmezlikten' kaynaklanırmış.
-Bir insanın yaşamı, düşlerinin gölgesiymiş, ilkelerinin ve inandığı her şeyin gözler önüne serilmesi...
-Herkez, kararlılıkla 'inandığı her şeyin'; noktasına, virgülüne kadar gerçekleştiğini görebilirmiş...
-İnsan daima yaratırmış..
-Karşısına çıkan engeller ise insanın kendi sınırlarının, çekişen fikirlerinin ve zayıflığının maddeye dönüşmesiymiş.

Kimisi yoksunluğa inanır, kimisi hastalığa tapar, kimisi sürekli olarak kıtlığa ve kısıtlamaya inanır ve kimisi de her şeyini suçluluk duygusuna bağlarmış....
-İnsanoğlu benliğinin en karanlık durumlarında bile daima 'yaratırmış'..

Kendimiz 'dışında' bir şeye aşık olup, kendi varlığımıza olan inancı unutmak, bağımlı olan bir dünyanın karmaşası içinde kendimizi yitirmek, kişiselliğimizin tek sahibi olan kendimizi unutmakmış...

İnsan saklanamazmış...
En küçük hareket, her görünüş, her düşünce ve yüzümüzün aldığı her şekil ve her ifade sadece "sonsuzlukta kaydedilirmiş"..

" zamanı geldiğinde bir film şeridi gibi geçen sahneler..domino taşlarının muazzam devrilişi.. iskambil kağıtlarının el çabukluğu sayesinde yer değişimi vs.."

-Kendi çizgilerini 'görmek' ,onları çepeçevre sarmak, bu sınırları kendi içinde 'boğarak' onlardan kurtulmak demekmiş..
-İnsanın yaşamını; ne kadar inkar edersen et ama, olumsuz duygular yönetirmiş!

Ozaman korkmayı bırakmalı ve saklanmaktan vazgeçmeliyiz.
Saklanmaktan vazgeçtiğimde
Bende, anlamsız olduğu için ölmesi gereken bir parça olduğunu gördüm.
Bu ölüm, benim için büyük bir fırsattı! ve bunu ancak ben yapabilirdim.
Sadece zaman meselesi..Zamanı gelince hepimiz hedefi tutturacağız.. Hepimiz sonunda kazanacağız..Hepimiz inandığımız şeye dönüşeceğiz.
Hepimiz neyi bozmadan koruduysak onu elde edeceğiz.

Ancak bunları düşünmekle beraber,
davranışlarımı; inançlarım mı yoksa eleştirel düşüncelerim mi belirlemeli karar veremiyorum.
Ama henüz 23 yaşındayım.İnançlarımın ve eleştirel düşüncelerimin zaman zaman çatışması sonucu yaptığımı düşündüğüm hataların beni bugüne sevkettiğini görmek ve beni doğru yaşamaya yönelttiğini bilmek,beni gururlandırıyor.
ve hala... davranışlarımın sebep olacağı hataları gözlemlemek için sakınca göremiyorum.
Hayatın beni başa atması için bir sakınca göremiyorum.
Ozaman şimdi başa dönme zamanı..tazelenme, yeşerme, böceklenme zamanı..

9.10.10

" Ben! "

Ne cürretle 'ben' deyebiliyorsun hala?
'Ben' içinde taşıdığın ayrılıktır; 'ben' senin yalanlar ordundur.
Kendi 'ben'lerinden birini her söyleyişinde yalan söylüyorsun.
Ancak kim olduğunu biliyorsan 'ben' diyebilirsin;
yaşamının efendisiysen ve iraden varsa.

Kendini gözle.Kim olduğunu bul!
Kalabalık içinde bir 'ben' olmak ,gerçek dışı, kaçısı olmayan, kendi kendine yarattığın sahte inançlar ve yalanlar sisteminin tuzağına düşmek demektir.
Dünya senin onu düşlediğin gibidir; o bir aynadır.Dışarıda kendi dünyanı bulursun, yarattığın, düşlediğin dünyayı.
Dışarıda kendini bul! Git ve kim olduğunu gör...
Diğerlerinin, senin içinde taşıdığın yalanın , uzlaşmanın, cehaletinin yansıyan görüntülerin olduğunu keşfedeceksin..
Değiş... ki dünya değişsin.

Beter bir dünya yaratıyorsun, sonrada kendi yarattığın şeyden, kendi eserinden dehşete düşüyorsun.
Dünyanın nesnel olduğunu düşünüyorsun...oysa dünya senin onu düşlediğin gibidir.
Yaşadıklarının tek sebebi aynandan bakışın gibidir.
Git, dünyaya gir ve bunları kabullen..
Kendi içindeki yoksullarla, zorbalarla,katillerle,kimsesizlerle,korkaklarla tanış.
Onları kabullen! Sakın onları görmezden gelme ve sakın suçlama.Onları kabullen!
Git ve yarattığın şeyi bilinçli olarak kabullen:
bir dünya ,müsamahasız ,cahil ve... ölü.

6.10.10

akledebilmek

Başarıyı belgelerde ,huzuru sokaklarda ,ismini kimlik kartlarında arayan insan,
Sırtındaki endişe çantası kimlere ait?
Neden düşlerin geceden karanlık,Korkuların umutlarından büyük?

...Keşke kalbinle akledebilseydin,ayrıntıların perdelediği hakikati...
Sahte korkulardan birer birer kurtularak,bütün cevapları yeniden sorabilseydin...

Ağaçların gölgelediği, gökyüzünün kucakladığı, meleklerin önünde eğildiği kimdi?
Zamanın durduramadığı, ölümün bile öldüremediği sonsuzluk yolcusu kimdi?
Kimdi kainatin tek halifesi?

5.10.10

başaramadıklarım

Küçük sorunlardı,büyüten hayallerimi.
Başaramadıklarım,basamaklarım oldu.Yanımda umuttan arta kalanlarla yürüdüm güneşe doğru.
Paçalarımı silktim.Düşkırıklıklarına tutundum,düşmemek için. Aradıklarımı karaladığım fotoğrafların arasında bulduğumda...
Bugün;
Öfke, öfkelendirmiyor;
Acı, yaşartmıyorsa gözlerimi
Öğrendiğimdir;
Yanlışın bazen en "vurucu" doğru olduğu.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...